Hong Kong Havalimanı’nda Bir Türk

Paylaş
 

Erhan Aydoğdu – Geçtiğimiz günlerde avrupanın bazı havalimanlarında Türkiye’den gelen özellikle Türk yolculara uygulanan köpekli arama ile ilgili haberleri sizlerle BURADA paylaşmıştık. Bu olaya istinaden bu kez bu  havalimanlarından gelen yolculara bizim güvenlik güçlerimiz havalimanlarında aynı uygulamayla karşılık verdiler.Tabii ki bu gibi aramalar olmalı elbette ancak bazen bu gibi olağan olayları abartarak özellikle bazı coğrafyalardan gelen yolcuları küçük düşürmek adına bazı ülkeler bu gibi faaliyetlerde bulunuyorlar.  Neyse, konumuza dönelim:

Doğrudur – yanlıştır tartışmaları yapılırken elektronik postama buna benzer yaşanmış bir olay daha geldi. İsminin paylaşılmasını istemeyen Türk yolcu Hong Kong  Havalimanı’nda karşılaştığı muameleyi bizlerle paylaşmış. Tarihini yazmamış ancak yakın bir tarih olduğunu tahmin ettiğimiz olayı aşağıda olduğu gibi sizlerle paylaşıyorum.

“HONG KONG HAVA LİMANINDA BİR TÜRK’ÜN BAŞINDAN GEÇENLER

Tayland’ta geçen bir tatil sonrası, uygun fiyatla alınan bir bilet ve nispeten yakın bir yer olması sebebiyle Hong Kong’a uçulur. Hedef iki gün kalınıp, zaten büyük olmayan bir yer, bu kadar da uzaklara gelinmiştir, bir adres daha ekleyip, gezip güzel memlekete Türkiye’me dönmektir. Sanki akşam dışarı çıkacakmış modunda, saçlar traşlı, şık giyimli şekilde A380 ile sakin bir uçuşun ardından, ilgili yere varılır. Uçak indiğinde, havaya baktığınızda, sanki size olacaklar konusunda bir sinyal alırsınız, koyu gri, bulutlu kapalı bir bir hava sizi karşılar. Daha birkaç saat önce Tayland’da masmavi güneşli bir havayı geride bırakmışsınızdır, aklınıza ister istemez, nereye geldim ben, bu ne yahu gibisinden sorular canlanıverir. İniş köprüsünden, köpekli bir güvenlik görevlisiyle soğuk bakışmalar ardından, pasaport kontrol noktasına doğru yol almaya başlarsınız; önce bir güvenlik görevlisi sizi çevirir, size sorular sormaya başlar, bir yandan da elinde tuttuğu fotoğraf makinası lensi gibi bir mercekle pasaportunuzu inceler. Sizi bir beş dakika tuttuktan sonra sizi salıverir, siz de olur böyle şeyler diyip, herhalde buradaki insanların gözleri epey bozuk şeklinde olayı kendinizce geyiğe sarıp yolunuza devam edersiniz. Sonra pasaport kontrolünü hiç sorunsuz geçer, bavulunuzu alırsınız, ve çıkışa yönelirsiniz, nerede ineceğiz sorusu aklınıza gelir, elinizi tam el çantanıza atarsınız ki, hop birader nereye havasında iki güvenlik sizi çevirir ve bir odaya alınırsınız, üçüncü bir güvenlik görevlisi daha çıkar oda da, sizden valizinizi alıp, eldivenlerini giymektedir, diğer ikisi sizin sorgunuza başlamıştır bile. Sorulan sorulara düzgün bir şekilde cevap verirsiniz. O kadar yol geldik, bununla bitmeyecektir tabi, iki güvenlikle daha içerdeki bir odaya geçersiniz, size “further investigation” der, striptiz zamanı geldi diye kendi kendinize söylenip, üzerinizde başlayan gerginliği atma eğiliminiz vardır. İçerde kısmen soyunup giyinme safhasından sonra, soruların ardı arkası kesilmez; bir yandan da bir tanesi cep telefonunuza göz gezdirir; içindeki özel fotoğraflar dahil, tüm fotoğraflara bakılır, hızlarını alamazlar, fotoğraflarını gördüğü kız arkadaşınız hakkında sorular gelmeye başlar, hadi onlar da geçer; soruların ardı arkası gelmez, hayat hikayenizden epey bir kızım anlatırsınız. Sonra, whatsapp açılır, içerideki bazı konuşmalara bir bakıp, burada ne diyor diye size tercüme ettirilir. Hiçbir falsonuz yoktur, konuşacak bir şey de kalmamıştır, cüzdanınızdaki para miktarı sorulur, dört yüz ABD doları olduğunu duyunca, bir tanesi sürekli burada yetmez diye papağan gibi tekrar etmeye başlar. Dersiniz ki, zaten otel rezervasyonum var, sadece yeme içme ve iki gün dersiniz, hala yetmez diye inadına devam eder. Aklınıza hava limanında ücretsiz wifi olduğu gelir, diğerinin elinden telefonu alır, internet bankacılığına bağlanır, hesaplarınızı gösterirsiniz, ne oldu … gibisinden Türkçe bir şey söylersiniz, anlamadan bakar, ama artık susar. O uzun sorgulama biter, sonra o “further investigation” odasından önceki odaya geçersiniz, bir bakarsınız ki, üçüncü güvenlik görevlisi valizlinizi darmaduman etmiştir, masanın üstünde bir enkaz sizi bekler, o kadar muntazam katladığınız kıyafetler, eşyalar, dağılmış bir şekilde size bakar, sonra hızlı bir şekilde valinizi toparlarsınız, artık düşünmezsiniz bu kırışır mı diye. Tam işiniz bitti, bir tanesi önünüze bir defterle gelir ve isim yazıp, imza atmanızı ister; defterin üzerinde hiçbir İngilizce yazı yoktur, zaten Çince de bimiyorsunuz, kaşlarınızı çatıp bu niye diye sorarsınız, eşyalarınızı tümüyle aldığınızı belirttiğini söyler; başlangıçta geyiğe sarıyordunuz ama, artık gergin ve sinirlisiniz, tekrar valizi açıp, her şey yerinde mi diye kontrol etmek düşüncesi aklınıza gelir ama, artık bir an önce ordan ayrılmak zorundasınızdır, imzayı atar, içinizden bildiğiniz ne varsa sayar, valizi alıp çıkarsınız.”
Bu yazı 1354 kere okundu.
Etiketler:
haberler
  • Site Yorum
  • Facebook Yorum

Bir yorum bırak

Bir yorum bırak

YAZAR HAKKINDA

Facebookta bizi bulun
ARŞİV